Günümüzde soluduğumuz hava, içtiğimiz su, tükettiğimiz gıdalar, kullandığımız ürünler ve maruz kaldığımız çevresel faktörler nedeniyle vücudumuz sürekli olarak toksinlere maruz kalıyor. Tarım ilaçları, katkı maddeleri, kirli hava, su, radyasyon ve kozmetiklerdeki kimyasallar başlıca toksin kaynakları arasında. İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bu toksinlerin hücre fonksiyonlarını bozarak kalp ve damar hastalıkları, karaciğer ve böbrek hasarı, hatta demans gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Vücudumuz bu zararlı maddelerden kurtulmak için doğal detoks sistemlerine sahip. Karaciğer, böbrekler, lenf sistemi, cilt ve akciğerler bu sistemin önemli parçaları. Böbrekler ve ter bezleri suda çözünen toksinleri atarken, karaciğer vücudun başlıca detoks organı olarak görev yapıyor ve toksinleri zararsız hale getirmek için sürekli çalışıyor. Bu süreçte A, B, C, E vitaminleri, karotenoidler, koenzim Q10, çinko, selenyum, bakır, mangan gibi antioksidanlar önemli rol oynuyor. Çeşitli renklerde sebze, meyve ve yeşillikler tüketerek vücudumuza bu gerekli antioksidanları sağlayabiliriz.
Doğal Detoks İçin Sağlıklı Yaşam Tarzı Şart
Prof. Dr. Erk, piyasada detoks etkisi vaat eden birçok ürün bulunmasına rağmen, bilimsel bir temeli olmayan bu ürünlerin kullanılmaması gerektiğini vurguluyor. Gerçek detoks, sağlıklı yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarıyla sağlanabilir. Bol su içmek, düzenli fiziksel aktivite yapmak, sauna gibi terlemeyi artıran aktivitelerde bulunmak, lifli gıdalar tüketmek ve bazı günler oruç tutmak vücudun doğal detoks sürecini destekleyen yöntemler arasında. Ayrıca yılda birkaç kez kan vermek de toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olabilir. Prof. Dr. Erk, detoks için mucizevi bir ilaç veya bitki olmadığını, önemli olanın vücudun doğal detoks mekanizmalarını destekleyen sağlıklı alışkanlıklar benimsemek olduğunu belirtiyor.